Mevzuatımıza 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 7. maddesi ile “Kontrol Edilen Yabancı Kurum Kazancı” ifadesi ile girmiştir. Birçok ülke, yabancı sermayelerin kendi ülkelerinde yatırım yapması için diğer ülkelerin vergi sistemlerine ters düşen, haksız rekabet yaratacak düşük oranlı vergilendirme sistemine sahiptir. Bu şekilde modern bir vergi sistemine sahip olmayan düşük vergi oranlı ülkelere karşı kendi vergileme hakkını korumak isteyen ülkeler, kontrol edilen yabancı kurum ile ilgili düzenlemeleri vergi sistemlerine dahil etmektedirler. Bu kavram Türk Hukuku’na da uluslararası vergi kanunları açısından yatırımlarını yurtdışında düşük vergi oranlı ülkelere yönlendiren mükellefler ile Türkiye’de yatırım yapan diğer mükellefler arasındaki vergi adaletini sağlamak için getirilmiştir.
Kontrol edilen yabancı kurum kavramı; kanun lafzında, “tam mükellef gerçek kişi ve kurumların doğrudan veya dolaylı olarak ayrı ayrı ya da birlikte sermayesinin, kar payının veya oy kullanma hakkının en az %50’sine sahip olmak suretiyle kontrol ettikleri yurt dışı iştirakleri” olarak ifade edilmektedir. Ancak, 5520 sayılı KVK’nın 7. maddesi uyarınca tam mükellef gerçek kişi ve kurumların yurtdışındaki iştiraklerinin sermayesine, kar payına veya oy kullanma hakkına en az %50 oranında sahip olmaları kurumların kontrol edilen kurum olarak değerlendirilmeleri için tek başına yeterli değildir. Söz konusu maddenin (1) numaralı fıkrasında 3 ayrı bent halinde hüküm altına alınan şartların da birlikte bulunması halinde kontrol edilen kurum değerlendirmesi yapılabilecektir.
Kontrol Edilen Yabancı Kurum Kazancının Uygulanma Koşulları Nelerdir?
- Yurt dışı iştirakin ilgili yıldaki toplam gayri safi hasılatının %25 veya fazlasının faaliyet ile orantılı pasif nitelikli gelirlerden oluşması.
5520 sayılı KVK’nın 7. maddesi (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca yurt dışındaki iştirakin ilgili yıldaki toplam gayri safi hasılatının %25 veya fazlasının faaliyeti ile orantılı pasif nitelikli gelirlerden oluşması gerekmektedir. İlgili madde fıkrasının bu bendinde yer alan “pasif nitelikli gelirler” ifadesi kanun lafzına göre; “sermaye, organizasyon ve eleman istihdamı suretiyle yürütülen ticari, zirai veya serbest meslek faaliyetlerinden elde edilen gelirler dışındaki faiz, kar payı, kira, lisans ücreti, menkul kıymet satış geliri gibi gelirler”i ifade etmektedir. Dolayısıyla yurt dışı iştirakin faaliyeti ile orantılı olmayan sermaye, organizasyon ve eleman istihdamı suretiyle elde edilen ticari, zirai veya serbest meslek faaliyetlerinden elde edilen gelirler de pasif nitelikli gelir
- Yurt Dışı İştirakin Taşıması Gereken Vergi Yükü
5520 sayılı KVK’nın 7. maddesi (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde yurt dışındaki iştirakin kontrol edilen kurum olarak değerlendirilmesi için, “Yurt dışındaki iştirakin ticari bilanço karı üzerinden %10’dan az oranda gelir ve kurumlar vergisi benzeri toplam vergi yükü taşıması” gerektiği hüküm altına alınmıştır. KVK 5. maddenin 1. fıkrasının (b) bendine göre vergi yükü, “kanuni veya iş merkezinin bulunduğu ülkede ilgili dönemde tahakkuk eden ve kar payı dağıtımına kaynak olan kazançlar üzerinden ödenen vergiler dahil olmak üzere toplam gelir ve kurumlar vergisi benzeri verginin, bu dönemde elde edilen toplam dağıtılabilir kurum kazancı ile tahakkuk eden gelir ve kurumlar vergisi toplamına oranlanması suretiyle tespit edilir.” Kanun lafzından anlaşılacağı üzere, vergi yükü hesaplanırken iştirak edilen yabancı kurumun bulunduğu ülkedeki tahakkuk eden gelir ve kurumlar vergisi benzeri vergilerin dikkate alınması gerekmektedir. Söz konusu kurumun başka ülkelerde ödediği vergilerin ise bu hesaplamaya dahil edilmemesi gerekmektedir.
- Yurt Dışı İştirakin Asgari Gayrisafi Hasılat Tutarı
5520 sayılı KVK’nın 7. maddesi (1) numaralı fıkrasının (c) bendinde, yurtdışındaki iştiraklerin “kontrol edilen yabancı kurum” çerçevesinde değerlendirilebilmesi için “Yurt dışında kurulu iştirakin ilgili yıldaki toplam gayrisafi hasılatının 100.000 YTL karşılığı yabancı paraya geçmesi” gerekmektedir. Bu hasılatın altında kalan iştirakler kontrol edilen yabancı kurum olarak değerlendirilmeyecektir. Bu şartın gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespitinde, yurt dışındaki iştirakin hasılatının TL’ye çevrilmesinde, ilgili iştirakin hesap döneminin son gününde geçerli olan T.C. Merkez Bankası’nca açıklanan döviz alış kuru esas alınmaktadır.
Sonuç
Kontrol edilen yabancı kurum kavramı hukukumuza 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu ile girmiştir. Kontrol edilen yabancı kurum uygulaması ile iştirakler aracılığıyla yatırımlarını yurt dışında düşük vergi oranı uygulayan ülkelere yönlendiren mükelleflerin belli şartlar altında buradan elde ettikleri gelirlerinin Türkiye’ye aktarılması beklenmeden vergilendirilmesi amaçlanmaktadır. Kurumlar Vergisi Kanununun 7. maddesinde belirtilen şartların oluşması durumunda tam mükellef gerçek kişi ve kurumların yurt dışı iştiraklerinden fiilen kar payı dağıtılmasa bile vergi uygulamaları açısından kar payı dağıtılmış olduğu kabul edilmekte ve bu suretle bu iştiraklerin kazançlarının Türkiye’de kurumlar vergisine tabi tutulması sağlanmaktadır.
Bu şartlar birlikte gerçekleşmezse vergilendirme yapılamayacaktır. Kontrol edilen yabancı kurum kavramı vergi mevzuatımıza getirilerek düşük vergi oranlı ülkelere yönlenerek yatırımlarını bu ülkelerde gerçekleştiren mükellefler ile Türkiye’de yatırım yapan mükellefler arasında oluşan vergi adaletsizliğinin ortadan kalkması ve haksız vergi rekabeti nedeniyle Türkiye’de oluşan vergi kayıp ve kaçağının önlenebilmesi amaçlanmıştır.
Av. Kemal Can Ökke
KAYNAKÇA
- Kurumlar Vergisi Kanunu
- Kurumlar Vergisi Genel Tebliği (Seri no:1)